Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nde yaptığı konuşma, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda delegenin salonu terk etmesiyle protesto edildi.
Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi’nde yaptığı konuşma protesto edildi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Vershinin konuşması sırasında Fransa, Almanya ve İngiltere’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda delege salonu terk etti.
DESTEĞİMİZ TAMDIR
Vershinin’in konuşmasını protesto eden delegeler, oturumun yapıldığı salonun dışında toplandı. İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Simon Manley, yaptığı açıklamada, "Ukrayna’ya desteğimiz tamdır. BM Tüzüğü doğrultusunda adil ve kalıcı bir barış görmek istiyoruz" ifadelerini kullanarak, "Ukrayna müzakere masasında olmalı" dedi.
Fransa BM Daimi Temsilcisi Jerome Bonnafont, "Ukrayna’da yaşananları tepki vermeden geçiştirirsek, BM’nin üzerine kurulduğu temel ilkelerin parçalanmasına kapı açmış oluruz" ifadelerini kullandı.
Oturumda ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın insan haklarını koruyan tek hükümetler arası kuruluş olan İnsan Hakları Konseyi’nden ayrılma kararının ardından ABD’nin konseydeki koltuğunun boş olduğu görüldü.
RUSYA, UKRAYNA'YI SUÇLADI
Vershinin, Ukrayna’yı "temel insan haklarını alenen ihlal etmekle" suçladı ve Batılı ülkeleri "Rus düşmanlığı yapmakla" itham etti. Vershinin, "İnsan hakları ve özgürlüklerin güvence altına alınması çifte standartlarla bağdaşmaz" ifadelerini kullandı.
Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Mariana Betsa ise Vershinin sert tepki göstererek, "Saldırgan cezalandırılmalı, saldırganlık ödüllendirilmemelidir" ifadelerini kullandı. Rusya’yı uluslararası hukuka meydan okumakla suçlayan Betsa, Rusya ile ikili görüşmelerin yapılmaması gerektiğini vurgulayarak, "AB ve ABD, Ukrayna olmadan Ukrayna hakkında hiçbir şey yapmamalı" dedi.
ABD DESTEKLEDİ
Öte yandan BM Güvenlik Konseyi, ABD’nin Ukrayna politikalarını yansıtacak şekilde, tarafsız bir tutum sergileyen ve ABD tarafından hazırlanan bir karar tasarısını geçtiğimiz pazartesi günü kabul etti. Bu karar, Trump yönetiminin Rusya ile daha uzlaşmacı bir duruş sergileme politikasının bir yansıması olarak değerlendirildi.