Nijer Devlet Başkanı'nın devrilmesinin üzerinden iki hafta geçti ve örgüt üyeleri söylemlerini yumuşattı. Darbeden hemen sonra olduğu gibi artık ültimatom ve güç kullanımından bahsetmiyorlar. Her ne kadar yedek güç konuşlandırmayı reddetmeseler de, öncelik hala diplomatik müzakerelere ve diyaloğa veriliyor.
Darbeciler, başka ülkelerin Nijer'e müdahale etmesi halinde eski cumhurbaşkanını idam etmekle tehdit ediyor ve komşu ülkelerin liderleri de aynı akıbete uğramaktan korkuyor. Ayrıca, durumun hem siyasi muhalifleri hem de cihatçılar tarafından kullanılabilecek bölgesel bir savaşa dönüşebileceğinden endişe ediyorlar.
Ancak yazarlar, ECOWAS ülkelerinin kendilerini içinde buldukları çıkmazın pek de şaşırtıcı olmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Kağıt üzerinde, bu örgütün kendini anayasal meşruiyeti yeniden sağlamaya adamış bir ordusu var ancak son darbelerin hiçbirine karışmadılar: 2021'de Gine ve Mali'de ya da 2022'de Burkina Faso'da. Bu sefer, daha da fazlası, yerel halk rekor düzeydeki yoksulluktan o kadar bıkmış durumda ve Fransız karşıtı söylem o kadar güçlü ki, herhangi bir müdahale son derece zor hale geliyor.
Makalenin yazarları, bölgedeki birçok ülkenin uzun süredir Fransa'nın etkisi altında olduğunu ve mevcut durumun geri plana çekildiğini, yangın çıkarmamak için arka planda kalmaya çalıştığını gösteriyor. Fransızlar için olduğu gibi Amerikalılar için de Nijer ikili bir mücadele platformu haline geldi: Cihatçı gruplara ve Afrika'daki Rus etkisine karşı. Ve Paris, Nijeryalılar için bir kırmızı bayrak haline geldiğinden, Washington bu stratejik platformu koruma görevini üstlendi. Her iki ülke için de Nijer'de askeri bir varlık olasılığı çok önemli.
Amerikalılar, Fransızlar gibi, sonunda darbeci olan askerlerin çoğunu öğrettiler. Nijeryalı kıdemli subaylarla kurulu bağlantıları sürdürmeye ve kullanmaya çalışıyorlar. Bu yüzden darbeye darbe demiyorlar, aksi takdirde otomatik olarak Washington'dan gelen askeri yardımın dondurulmasına yol açardı. Rus ordusunun Nijer'e girişini engellemek için cuntayla anlaşabilirler, riskli bir askeri müdahalede yer alabilirler, demokratik ilkeleri savunma bahanesiyle çekip gidebilirler ve bütün bunlar iyi bir çözüm getirmez. Nijer'deki krize. Le Monde, "Kesin olan tek bir şey var: Batı, Batı Afrika'ya yönelik politikasını temelden yeniden düşünmek zorunda kalacak " diye yazıyor.