Dünya

Baltık Denizi'ni zehirleyen terkedilmiş savaş silahları

Abone Ol

Büyük Avrupa uluslarını birbirine bağlayan stratejik bir su yolu olan Baltık, iki dünya savaşının ardından patlamamış el bombaları, bombalar, füzeler ve kimyasal ajanların alelacele okyanusa bırakılması nedeniyle artık Dünya üzerindeki en kirli su kütlelerinden biri haline geldi.

Denize boşaltma, o zamanlar, istenmeyen mühimmatlardan kurtulmak için hızlı, güvenli ve ucuz bir çözüm olarak görülüyordu ve birçoğu, Nazi sonrası Almanya'da bir gerilla ayaklanmasından korktukları için 1945'te Müttefik kuvvetler tarafından atılmıştı.

Bir yüzyıldır bu silahlar Baltık Okyanusu'nun dibinde iltihaplanıyor ve TNT, hardal gazı, fosgen ve arsenik gibi zehirli kimyasalları yavaş yavaş sızdırıyor. 

Ekolojik bir felaket

Denizaltı mühimmatından salınan kimyasallar deniz suyunun asitliğini ve sıcaklığını değiştirerek ekosistemlerin dengesini bozuyor. Ayrıca birçok türde kansere neden oluyorlar ve balık dokularında bile mühimmat kalıntılarına rastlanıyor.

Uzmanlar çöplük alanlarına yakın yerlerde yakalanan balıkların tüketilmesinin insanlarda kanserojen maddelerin birikmesine yol açabileceğinden korkuyor.

Sualtı Mühimmatlarına İlişkin Uluslararası Diyaloglar Kurucusu Terrance Long, hükümetleri harekete geçmeye zorlamak için daha fazla kamuoyu farkındalığına ihtiyaç olduğunu söyledi.

Long, konuya ilişkin şunları kaydetti:

"Sualtı mühimmatları, deniz ekosistemlerine zarar veren ve deniz yaşamımızı tehlikeye sokan toksinleri sızdırıyor. İklim değişikliğinin kararlı bir savunucusu olsanız da olmasanız da, bu sorun hepimizi etkiliyor. Mühimmattaki TNT, mercanları yakıp beyazlatabilir ve zararlı alg oluşumlarına neden olan bir besin akışı yaratabilir. Hardal gazı, deniz tabanına yayılan inorganik arseniğe dönüşerek ardındaki her şeyi öldürebilir. Kimyasallar ayrıca plankton ve deniz canlılarının fotosentezini de etkiler. Bugün Baltık'ta durum budur. Sudaki gerçekleri kabullenmedikçe denizleri kurtaramayız."

Bilim insanları onlarca yıldır bu tür kaygıları destekleyen kanıtlar sunmuş olsa da, unutulan silahlara ilişkin yasal yükümlülükleri tanımlamanın zorluğu göz önüne alındığında politikacılar ayak sürümektedir.

Halk, okyanuslarımızdaki plastik ve mikroplastik kirliliğinin tehlikelerinin son derece farkında olmasına rağmen, atılan mühimmatın hayvan ve insan güvenliği açısından tehlikeleri hakkında çok az şey biliyor.

Politikacıların “öncelik vermesi gerekiyor”

Tarama, açık deniz rüzgar santralleri ve dip trolü avcılığı gibi mühimmatlara müdahale etme riski taşıyan endüstriyel faaliyetlerin yanı sıra silahların suçlular tarafından ele geçirilebileceği korkusu, sorunu siyasilerin dikkatine sundu.

Bu yılın başlarında Almanya, mühimmat kurtarma ve imhasına yönelik pilot amaçlı 100 milyon Euro'luk bir program duyurdu.

Mühimmat kimyasalları, gübreler, endüstriyel atıklar ve kanalizasyondan oluşan zehirli bir kokteylin kışkırttığı Baltık'taki balık stoklarının çöküşü, balıkçılık endüstrisini de ciddi şekilde etkiledi ve hükümetler üzerinde harekete geçmeleri için baskı oluşturdu. Ağustos ayında Avrupa Komisyonu Baltık'taki iki balık türü için yeni av limitleri koydu.

JPI Oceans'ın bağımsız danışmanı Claus Böttcher şöyle konuştu: "Hükümetlerin davranışlarını ve açıklamalarını karşılaştırırsak, dikkate değer bir fark var. Ancak her şeyden önce eylem düzeyi düşük."

Terrance Long ayrıca, devletlerin Kimyasal Silahlar Sözleşmesi'nde deniz altı mühimmatına herhangi bir atıf yapmamasının, hükümetlerin sorumluluktan kaçmaya çalıştığını gösterdiğini belirterek, "Antlaşmalar, özellikle çevrenin korunması söz konusu olduğunda, genellikle anlaşmanın etkinliğini azaltabilecek tavizler gerektirir. Hükümetler anlaşmalarla korunuyor olabilir. Ancak bu onları eylemlerinin sonuçlarından kurtarmaz." dedi.

Teknolojik çözümler mevcut

Ancak Böttcher, son on yılda ihtiyaç duyulan paradigma değişikliğini başarmak için olumlu bir ivme yakalandığı inancında.

Mühendisler, bilim adamları, politika yapıcılar ve finansörler nihayet silahları güvenli bir şekilde imha etmenin en iyi yollarını belirlemek için bir araya geliyor.

Yapay zekanın kullanımı da dahil olmak üzere denizcilik teknolojisindeki ilerlemeler, deniz altı mühimmatının tespit edilmesini ve haritalandırılmasını kolaylaştırıyor. Bazı mühimmatlar deniz tabanından çıkarılmadan önce su jetleri kullanılarak etkisiz hale getiriliyor, bazıları ise karada patlatılmak veya yakılmak üzere geri kazanılıyor.

Böttcher, "Okyanus tabanının temizlenmesinin mümkün olduğunu kanıtlayan bir teknoloji geliştirdik. Mühimmatlar görünür, elle tutulabilir ve çıkarılabilir." ifadelerini kullandı.

Her iki uzman da konvansiyonel ve kimyasal silahlara aynı düzeyde öncelik verilmesi gerektiğini söylüyor. Bazıları içerdikleri kimyasalların dengesiz durumu nedeniyle minimum düzeyde patlama riski taşıdığından silahların daha yakından izlenmesi de gerekiyor. 

Bu teknolojik çözümler, Ukrayna'daki savaşın sona ermesi durumunda Karadeniz'in temizlenmesi açısından da hayati öneme sahip olabilir. Bölgeye mühimmat atılmasıyla ilgili çok az şey bilinmesine rağmen uzmanlar, hükümetlerin bu felaketin tekrarını önlemek için geçmişteki hatalardan ders alması gerektiğini söylüyor.

Uzmanlar potansiyel AB eylemini memnuniyetle karşılıyor ancak gezegenin pek çok yerini etkileyen bir soruna koordineli küresel bir yanıt verilmesi çağrısında bulunuyor.